Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) yaşamın erken dönemlerinde ortaya çıkan ve ömür boyu süren, sınırlı sosyal beceriler, kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayan davranış örüntüleriyle karakterize, nörogelişimsel bir bozukluktur (APA, 2013).
Sosyal etkileşim ve iletişim özellikleri OSB’nin en belirgin farklılığıdır. OSB’de sözel ve sözel olmayan dili anlamada güçlükler, göz kontağı kuramamak, jest ve mimikleri anlayamamak, kendi duygularını ifade edememek, mecazi ifadeleri anlayamamak ve sıra alma sorunları gibi temel sosyal özellikler görülmektedir. Bunun yanı sıra sınırlı ve yinelenen ilgi ve davranışları bulunur. Belli konulara aşırı ilgi gösterme, ışıklı veya dönen nesnelere uzun süre bakma, ses, koku, ışık gibi uyaranlardan beklenmedik düzeyde rahatsız olma, sallanma, el çırpma gibi tekrarlı davranışlar gözlenir.
Otizm Spektrum Bozukluğunun henüz tam olarak neden kaynaklandığı bilinmemekle birlikte yapılan bilimsel araştırmalarda genetik, epigenetik ve çevresel faktörlerden söz edilmektedir. Yapılan bazı araştırmalara göre bazı ailelerde OSB’ye daha sık rastlanmakta, bir kardeşin OSB tanısı alması diğer kardeşin de OSB tanısı alma riskini artırmaktadır. Ancak OSB’yi aktardığı düşünülen gen ya da genler belirlenebilmiş değildir. Bu durum OSB’nin beynin bağlantısal mimarisini ve işleyişini etkileyen çoklu faktörlerle ilişkili olduğunu düşündürmektedir.
Bunun yanı sıra anne-baba yaşının, hamilelik döneminde kullanılan bazı ilaçların ve olumsuz çevresel değişkenlerin OSB riskini artırabileceğine ilişkin araştırmalar bulunmaktadır.
OSB’nin her yaşta görülebilecek belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabında (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders-DSM-5) otizm spektrum bozukluğu tanı ölçütleri şu şekilde özetlenmiştir:
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (Center for Disease Control and Prevention; CDC) 2021 raporuna göre 8 yaşındaki her 44 çocuktan biri OSB olarak tanılanmaktadır. Ayrıca erkek çocuklarda kızlara oranla dört kat daha fazla görülmektedir.